Acun Ilıcalı'nın yeni projesi ortaya çıktı. Başarılı yapımcının O ses Türkiye isimli şarkı yarışmasının finali için dünyaca ünlü Gangnam Style şarkısını söyleyen PSY ile anlaştığı iddia edildi.
20 Kasım 2012 Salı
Call Of Duty: Black Ops 2 - Tanıtım
Treyarch, bugün bir çok MMS’te görmeyi dilediğimiz ancak hasret kaldığımız o atmosferi yaratmış ve bundan etkilenmemek elde değil. ...
- On saat önce -
Yeter artık. Yeter bu kadar embesil oyunlar. Call of Duty MW2’den beri aynı dinamiğin ekmeğini yemekten bıkmadı Activision. Oyuncuyu aptal yerine koyup, hiçbir fare ve klavye yeteneğine alan bırakmayan oyunlardan gına geldi. Konsol oyuncuları da oynayabilsin diye bitirdiler FPS türünü. Strafe yap, ateş et, adamı vur, terse strafe yap, sipere gir ve bunu sonsuza dek tekrarlayarak oyunu bitir. Medal of Honor’dan sonra belki BLOPS2 bu salaklığı yapmaz diyorduk ama eşeğe altın semer vursan da eşektir... Klasik Call Of Duty moronluğu BLOPS2’de de kendini gösteriyor. Yazıklar olsun yani, ilk iki nefis Call Of Duty’nin günahı neydi de oyunun adına böyle leke sürüyorsunuz MW2’den beri? İnsan ırkının IQ’su gittikçe düşüyor diye buna illa destek mi vermek zorundasın Activision? Sırf daha çok satsın diye, oyunları yapan firmaları oyunu basitleştirmek için niye baskı altına alıyorsun? Aferin. Para için içine ettiğin kaçıncı seri bu?
Felix Baumgartner'i saygıyla anıyoruz.
- Dokuz saat önce -
Allah’ım ya rabbim! Çıldırmak üzereyim. İlla senin direktif verdiğin yoldan gitmek zorunda mıyım be oyun! Nedir bu itaatkar nesil yetiştirme derdiniz? Nedir bu koyun sürüsü yaratma aşkınız? Bari oyunlarda özgür bırakın, bari oyunlarda insanlar birinin direktifine göre hareket etmesin, bari oyunlarda insanlar kendi istedikleri yollardan gitsin. Biz bu oyunları oynamaya dayatmalar ve dogmalardan kaçmak için başladık, onları burada görmek zorunda mıyız? Hem de her biri bizim gibi oyuncular olan oyun yapımcıları tarafından? Bu lineerlik değil, düpedüz dayatılan görevlere itaat etmeyi aşılamak.
- Sekiz saat önce -
Şu nefis kaplamalar ve ışıklar da olmasa grafikler odundan hallice. Üç poligondan grafik mi olur? Konsollar geride kalmasın diye PC’nin günahı ne Activision? Grafik ayarlarını uzaya doğru kökledim, hala kasmıyor. Optimizasyon olabilir mi? Belki optimizasyondur. Ama bu grafikler... Yo dostum yo, 2012 yılında böyle bir grafik görmemeliyiz.
- İki saat önce -
* Son altı saatlik ses kaydına ulaşılamıyor. *
Call of Duty: Black Horse
- Şimdi -
Ettiğim her sözü geri alıyorum. Ya da görmezden geliyorum. Çünkü böylesine bir atmosfer, hepsini unutturabilir. Son bir kaç saatin nasıl geçtiğini hatırlamıyorum bile, dolu dolu o kadar saat, transa geçmiş gibiyim. Call of Duty’nin son bir kaç yıllık rezil halinden nefret eden biri olarak, Black Ops 2 için açık açık söylüyorum: Tadı damağımda kaldı.
Treyarch bu sefer kendinden önce yapılmış hiçbir Call of Duty’nin üzerine konup, marka değeri yüzünden garantilenen satış rakamı garantisinin arkasına saklanmıyor ve risk alıyor. İşte bu yüzden, BLOPS2 şimdiye kadar yapılmış en cesur Call of Duty. Hala kendinizi Bruce Willis gibi hissettiren bir aksiyon dozu var her COD oyununda olduğu gibi, ancak bu sefer daha da ötesi var. Oyunun campaign moduna ağırlık vereceğimiz için bu yazıda, öncelikle ondan başlayalım isterseniz.
- On saat önce -
Yeter artık. Yeter bu kadar embesil oyunlar. Call of Duty MW2’den beri aynı dinamiğin ekmeğini yemekten bıkmadı Activision. Oyuncuyu aptal yerine koyup, hiçbir fare ve klavye yeteneğine alan bırakmayan oyunlardan gına geldi. Konsol oyuncuları da oynayabilsin diye bitirdiler FPS türünü. Strafe yap, ateş et, adamı vur, terse strafe yap, sipere gir ve bunu sonsuza dek tekrarlayarak oyunu bitir. Medal of Honor’dan sonra belki BLOPS2 bu salaklığı yapmaz diyorduk ama eşeğe altın semer vursan da eşektir... Klasik Call Of Duty moronluğu BLOPS2’de de kendini gösteriyor. Yazıklar olsun yani, ilk iki nefis Call Of Duty’nin günahı neydi de oyunun adına böyle leke sürüyorsunuz MW2’den beri? İnsan ırkının IQ’su gittikçe düşüyor diye buna illa destek mi vermek zorundasın Activision? Sırf daha çok satsın diye, oyunları yapan firmaları oyunu basitleştirmek için niye baskı altına alıyorsun? Aferin. Para için içine ettiğin kaçıncı seri bu?
Felix Baumgartner'i saygıyla anıyoruz.
- Dokuz saat önce -
Allah’ım ya rabbim! Çıldırmak üzereyim. İlla senin direktif verdiğin yoldan gitmek zorunda mıyım be oyun! Nedir bu itaatkar nesil yetiştirme derdiniz? Nedir bu koyun sürüsü yaratma aşkınız? Bari oyunlarda özgür bırakın, bari oyunlarda insanlar birinin direktifine göre hareket etmesin, bari oyunlarda insanlar kendi istedikleri yollardan gitsin. Biz bu oyunları oynamaya dayatmalar ve dogmalardan kaçmak için başladık, onları burada görmek zorunda mıyız? Hem de her biri bizim gibi oyuncular olan oyun yapımcıları tarafından? Bu lineerlik değil, düpedüz dayatılan görevlere itaat etmeyi aşılamak.
- Sekiz saat önce -
Şu nefis kaplamalar ve ışıklar da olmasa grafikler odundan hallice. Üç poligondan grafik mi olur? Konsollar geride kalmasın diye PC’nin günahı ne Activision? Grafik ayarlarını uzaya doğru kökledim, hala kasmıyor. Optimizasyon olabilir mi? Belki optimizasyondur. Ama bu grafikler... Yo dostum yo, 2012 yılında böyle bir grafik görmemeliyiz.
- İki saat önce -
* Son altı saatlik ses kaydına ulaşılamıyor. *
Call of Duty: Black Horse
- Şimdi -
Ettiğim her sözü geri alıyorum. Ya da görmezden geliyorum. Çünkü böylesine bir atmosfer, hepsini unutturabilir. Son bir kaç saatin nasıl geçtiğini hatırlamıyorum bile, dolu dolu o kadar saat, transa geçmiş gibiyim. Call of Duty’nin son bir kaç yıllık rezil halinden nefret eden biri olarak, Black Ops 2 için açık açık söylüyorum: Tadı damağımda kaldı.
Treyarch bu sefer kendinden önce yapılmış hiçbir Call of Duty’nin üzerine konup, marka değeri yüzünden garantilenen satış rakamı garantisinin arkasına saklanmıyor ve risk alıyor. İşte bu yüzden, BLOPS2 şimdiye kadar yapılmış en cesur Call of Duty. Hala kendinizi Bruce Willis gibi hissettiren bir aksiyon dozu var her COD oyununda olduğu gibi, ancak bu sefer daha da ötesi var. Oyunun campaign moduna ağırlık vereceğimiz için bu yazıda, öncelikle ondan başlayalım isterseniz.
19 Kasım 2012 Pazartesi
Dünyadaki İlk Oyuncaklar !
Gördüğünüz gibi Sevgili Dogukanu Takipçileri hepsi maden devrinden kalma eserler neden taş diye sorulan sorular cevabı: O zaman bizim gibi teknoloji o kadar gelişmemiştir o yüzden babalar taştan araba yaparlar .
(Tekerlek Bulunduğu zaman) :)
Dünyadaki İlk Fotoğraf Makinesi !
Fotoğrafçılığın başlangıç tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Fotoğraf tarihi karanlık kutu içinde görüntü elde etmenin tarihi olduğu kadar, bu görüntüleri fotokimyasal yollarla saptamanın da tarihidir.
Sekizinci yüzyılda Müslüman bilgin İbn-i Heysem gümüş nitrat'ın güneş ışığı etkisiyle karardığını bulması ve 15. yüzyılda büyük sanatçı Leonardo da Vinci'nin karanlık odada mevcut ufak bir deliğin dış dünyadaki görünümlerini aksettirmesi fotoğrafçılık tarihindeki önemli başlangıçlardır. Sanatçılar Rönesans devrinde karanlık kutuyu buldular. Böylece, ışığın girdiği ufak bir delik aracılığıyla karanlık kutunun öbür ucunda konunun ters çevrilmiş bir görüntü görebiliyordu. 18. yüzyılda karanlık kutunun bir ucuna mercek ve diğer ucuna da buzlu cam konularak görüntü kutunun dışında görülebilir hale getirildi.
Işığın kimyevi maddeler üzerindeki etkisi ve gümüş tuzlarının görüntü sapma duyarlılığı 200 yıl önceden biliniyordu. 1725 yılında, kireç ve gümüş nitrat sürülmüş bir kâğıt üzerine bir şekil konulup güneşe tutulduğunda kâğıt üzerinde bu şeklin bir görüntüsünün meydana geldiği görülmüştür. 19. yüzyılın başında kâğıt, gümüş nitrat çözeltisine batırılarak negatiflerin elde edilmesi başarıldı. Fotoğrafçılığın ilk ve esaslı gelişmesi, vernikle saydam hale getirilmiş olan kâğıt üzerindeki bir görüntünün kalay levha üzerine getirilmesidir. Daha sonra, Yuda Bitümü ile kaplanmış kalay levha üzerine düşürülen bir görüntüde güneş ışığı düşen yerlerin beyazlaştığı görülmüştür.
Niepce ile başlayan fotoğraf çalışmaları 1829'da Jacques Mande, Daugerre ile birleşip 1837'de Daugerreotype'ı ortaya koymalarıyla birden gelişim göstermeye başladı. Bu işlem gümüşle karıştırılmış bakır bir levhanın sünger tozu ve zeytinyağı ile silindikten sonra 1/16 oranında su ve nitrik asit birleşiminde yıkanıp hafif bir ateşte ısıtılmasını ve ikinci defa nitrik aside batırılmasını gerektiriyordu. Böylece hazırlanan levha iyoda batırılıp makineye yerleştiriliyor, ışık durumuna göre 5 ile 40 dakika poz veriliyordu. Elde edilen görüntü 47.5 °C ısıdaki cıvayı kapsayan bir tepsinin içine konulana kadar ortaya çıkmıyordu.
1840 yılında ışığı 16 kere fazla geçiren bir mercek kullanılarak poz süresi düşürüldü. Daugerre tipi ile elde edilen görüntü çok net olmakta ise de gümüş bakır karışımı levhanın kolayca kırılması ve bu yönden çok pahalı olması fazla gelişmesini önledi.
Aynı süreler içinde Henry Fox Talbot bir takım kimyasal maddelere batırılmış kâğıtlar üzerinde görüntü elde etmeyi başardıysa da yavaş yavaş kararması ve görüntünün net olmaması nedeniyle kolayca unutuldu. Ancak Talbot'un bu buluşu için ilk defa "FOTOĞRAF" kelimesi kullanılmıştır. Bir süre sonra da negatiflerin pozitife çevrilmesi başarılmıştır. Böylece modern fotoğrafçılığın temeli atılmıştır.
Daha sonra fotoğraf kâğıtları, yumurta akına batırılarak pürüzsüz bir yüzey elde edilmiştir. Ancak bu yöntem ayrıntıları ortaya çıkarmakta başarısız olmuştur. Yumurta akının iyotlaşması ise başarılı sonuç vermiştir. Bundan sonra ıslak levha yöntemi daha sonra da kuru levha yöntemi bulunmuştur.
Bu tarihlerde bir fotoğraf çekebilmek için ulaşılabilmiş en büyük poz süresi 1/25 saniye idi.
1852 yılında George Eastman, Kodak makinelerinde 10 poz çekebilen bromür kaplı Jelatin rulolar bulunan Kodak fotoğraf makinelerini piyasaya sürerek çok büyük aletler taşıması gereken fotoğrafçıya kolay hareket imkânı sağladı. Fotoğraf çekildikten sonra makine fabrikaya gönderiliyor ve jelatin film kâğıttan ayrıldıktan sonra bir cam üzerine yerleştiriliyor ve sonra yeniden makineye film doldurularak sahibine iade ediliyordu.
1870'de Hermann Vogel emülsiyonları muhtelif banyolara batırılarak duyarlılıklarını arttırma yolunu buldu. 1880 yılında kırmızıya karşı duyarlılığı çok sınırlı olan ortokomatik filmin yanında, pankromatik filmler ortaya çıktı. Fotoğraf 19. ve 20. asırda değişik astigmat merceklerin, selüloz asıllı filmlerin kullanılması, fotoğraf makinesi ve film sanayinde gelişmelerle günümüzdeki durumuna geldi.
İlk Fotoğraf .
Fransız Ordusu’ndan emekli eski bir subay olan Joseph Nicephore Niepce tarafından 1827’de çekilen dünyanın bilinen ilk fotoğrafı Almanya’nın Mannheim kentinde sergilenecek.
‘View form the Window at Le Gras’ adı verilen fotoğrafta, Niepce’in penceresinden çekilmiş bir kulübenin çatısı üzerindeki güvercin yuvasının bulanık görüntüsü yer alıyor. Fotoğraf Teksas Üniversitesi, Harry Ransom Merkezi tarafında koruma altında tutuluyor. En son 1961 yılında Londra'da sergilenen fotoğraf, bu yıl Reiss-Engelhorn-Museen’de, ‘The Birth of Photography: Milestones from the Gernsheim Collection’ sergisinde yer alacak.
Fotoğraf, 1952 yılında Helmut Gernsheim tarafından ortaya çıkarıldı. Gernsheim, 1963 yılında bütün koleksiyonunu Teksas Üniversitesi’ne sattı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)